New York’ta bulunan bina, mimar Daniel Burnham tarafından tasarlanmış olup 1902 yılında inşa edilmiştir. 22 katlı çelik gökdelen, “Flatiron” adını üçgen şeklinden dolayı bir ütüye benzetildiği için almıştır.
1902'de tamamlanan Flatiron Binası, Beaux-Arts mimari tarzının mükemmel bir örneğidir. Bu tarz 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında popülerdi ve genellikle klasik detaylar, simetri ve ihtişam içeriyordu.
Flatiron Binası'nın en dikkat çekici özelliği, yassı demir veya çamaşır ütüsü şeklini andıran üçgen şeklidir. Binanın tasarımı, Beşinci Cadde ile Broadway'in kesiştiği noktada yer alan üçgen şeklindeki arsanın bir sonucudur. Bu benzersiz şekil, binanın farklı görünümüne katkıda bulunmaktadır.
22 katlı Flatiron Binası, tamamlandığı dönem için New York'un en yüksek binalarından biri olmuştur. Dar ve uzun formuyla binanın oranları onu mimari bir mucize haline getirmektedir. Yıllar içinde Flatiron Binası, tarihi dış cephesini korurken iç mekanını modernize etmek için çeşitli tadilatlardan geçmiştir. Yenilemeler arasında mekanik sistemler, asansörler ve diğer altyapı unsurlarında yapılan güncellemeler yer almaktadır.
Binanın yapısı, o dönemde nispeten yenilikçi bir inşaat yöntemi olan çelik çerçeveden yapılmıştır. Çelik çerçeve büyük pencerelerin oluşturulmasına olanak sağlamış ve binanın genel hafifliğine katkıda bulunmuştur. Flatiron Binası'nın dış cephesi, dekoratif pişmiş toprak süslemeler de dahil olmak üzere klasik detaylarla bezenmiştir. Cephe üç bölüme ayrılmıştır; tabanda rustik bir görünüm, orta bölümde klasik sütunlar ve üst katlarda karmaşık detaylar yer almaktadır.
Flatiron Binası New York'un ikonik bir sembolü haline gelmiştir ve filmlerde, televizyon programlarında ve fotoğraflarda sık sık yer almaktadır. Broadway ve Beşinci Cadde'nin kesiştiği noktada yer alması da önemini artırmaktadır. Flatiron Binası, 20. yüzyılın başlarındaki mimarinin yaratıcılığının ve yenilikçiliğinin bir kanıtı olmaya ve New York'ta sevilen bir simge olmaya devam etmektedir.